Eşinin öldürmekle tehdit eden koca kusurludur

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E.2019/3767,K2019/10395T. 21.10.2019

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğin şiddete yönelik eylemleri, tehdit ettiği ve kıskanç tutum ve davranışlarının olduğu gerekçesiyle ağır kusurlu, kadının ise sık sık evi terk ederek birlik görevini ihmal ettiği, küçük düşürücü tutum ve davranışlarının olduğu gerekçesiyle az kusurlu olduğu kabul edilerek her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit ve hakaret ettiği bu nedenle ağır kusurlu, davacı-karşı davalı kadının ise erkeğin ailesini istemediği, sık sık evi terk ederek erkek ve çocuklarla ilgilenmediği, kavga çıkarttığı bu nedenle az kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı erkeğin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş, istinaf kararı davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.

 

Davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf talebinde bulunulmadığı, sadece davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu halde davalı-karşı davacı erkek aleyhine "Eşine hakaret ettiği" vakıaları erkeğe kusur olarak yüklenemez. Bu husus gözetilmeden tek taraflı istinaf talep eden erkek aleyhine kusur yüklenilmesi doğru olmadığı gibi istinaf talebinde bulunmayarak kusurları kesinleşen kadının ilk derece mahkemesince belirlenen kusurlarından küçük düşürücü tutum ve davranışlarının olduğu vakıasının çıkarılması da doğru olmamıştır.

 

Yine davacı-karşı davalı kadın temyiz yoluna başvurmadığından bölge adliye mahkemesince kadına yüklenen "Erkeğin ailesini istemediği, sık sık evi terk ederek erkek ve çocuklarla ilgilenmediği, kavga çıkarttığı" vakıaları da kesinleştiği gibi davacı-karşı davalı kadının güven sarsıcı davranışlarının olduğu da ispatlanmıştır. Açıklananlar ışığında ilk derece mahkemesince ve bölge adliye mahkemesince davacı-karşı davalı kadına yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre "Erkeğin ailesini istemediği, sık sık evi terk ederek erkek ve çocuklarla ilgilenmediği, kavga çıkarttığı, küçük düşürücü tutum ve davranışlarının olduğu ve güven sarsıcı davranışta bulunduğu; davalı-karşı davacı erkeğin ise "Şiddete yönelik eylemlerinin olduğu ve kadını öldürmekle tehdit ettiği, gerçekleşen durum karşısında, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı-karşı davacı erkeğin ağır, davacı-karşı davalı kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.